17 Ağustos 2009 Pazartesi

Degaj Sessions With Dj HkNArkN


17 Ağustos 2009 Beşiktaş - Antalya maçının 15.dakikasından itibaren aklımda tek bir düşünce vardı: "Neden hala inatla topu degajla oyuna sokmaya çalışıyoruz?"

Oscar Cordoba gibi bir insan bile bir maçta bu kadar çok degajla top oyuna sokmaz. Ama burda suç sadece Hakan'da değil, Başta Mustafa Denizli, sonrasında defans dörtlüsü nasıl bu kadar aymaz olabiliyor inanılır gibi.

Bir takım, elindeki topu karşı tarafa vermek için bu kadar mı istekli olur? Hava toplarını alıp alamayacağın belli değil, rakibin presi söz konusu değil, stoperlerinin de ayakları az çok top yapıyor.. E niye helva yapmıyorsun?

Sene 2009 gençler...Bırakın artık bu degaj işlerini, adam gibi oyuna sokun şu topu, kanser etmeyin bizleri..

10 puanlık kuzman sorusu: Resimdeki surat subjk.blog yazarlarından kime benziyor? :PP

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Nihat hazır hale gelmeli. Bugün el freni gibiydi ve kendini bir şeyler yapmak zorunda gibi bir hissiyat yaşıyormuş ve bu hissiyat neticesinde gereksiz zorluyormuş gibi geldi.

Orta sahadaki yaratıcı meziyet eksikliği ile ileri üçlüdeki çeşitli yetersizlikler ve dengesizlikler giderilemediği müddetçe iki yönlü oyunu da başarılı oynayan bir takım olamayız. Eğer bu problem düzeltilirse bu sene de şampiyon olma ihtimalimiz çok yüksek çünkü takım savunmada yeterince sert ve belli bir pas trafiği oluşturma gayreti var. Geçen seneki takım defansta bu kadar sert değildi, bu kadar iyi de pas trafiği yoktu.

Başlık şahane :)

Adsız dedi ki...

Hücumdaki sıkıntılar bir yana, defansif kurgudan da öte bir şey var: Sertlik. Umarım hafızam yanıltmıyordur ama bu takım 2003'teki makina düzenindeki takımdan daha sert bir takım izlenimi veriyor. Bu sertlik bize ŞL'de çok lazım olacak. Pek çok takımı yıldıracak bir sertlikte oynuyoruz ama kural dışı sertlikten bahsetmiyorum. İnatla rakibe yapışmak, rakibi döndürmemek ve sınırsız bir kademe demek bu.

Tuncay dedi ki...

hakan ibb macinda da topu kullanmadan yuz saat bekleyerek kanser etmisti.

hucum varyasyonu konusunda hala sikintilarimiz var gibi, nihat ve bobo hala etkisiz.

takimin savunmasi hakkinda yorum yapmak zor, cok zayif 2 takimla oynadik.

stalker dedi ki...

kalecilere karşı acayip bir acımasızlığımız var yıllardır. neredeyse efsane olarak andığımız cordobayı bile yuhaladık ilk geldiğinde. runje keza.. bu çocuğa karşı da öyle bir hissiyat var. ibb maçında kulaklarıma inanamadım, millet yuhaladı durdu maçın ortalarından itibaren. mevzu topu bir an önce ayağından çıkarmaksa rüştü çabuk çabuk yapıyor bu işi, evet de, isabet yüzdesi nedir mesela? bu çocuk yetenekli, yaşı kaleciler için genç sayılabilecek düzeyde. sürekli oynaması lazım ki olgunlaşsın. fenerin volkana yaptığını biz yapamadık. rüştü iyi kaleci ama bir sürü defosu var. yan topları zayıf, yumruk hastalığı var vs..

antalya maçındaki degaj takıntısı bizi de çıldırttı tabii. paldır küldür vurduğu topları nobre ve bobo indirmek için uğraşıp durdular, ama takım yerleşmemiş, indirsek bile toplar rakibe gitti hep. hocanın işi bunları konuşmak, düzeltmek. savunmada sivok gibi orta sahadan devşirme bir stoperimiz var. adam ortalama bir savunmacıdan daha düzgün top kullanıyor. 4 toptan 3ünü savunmaya vererek başlatacaksın oyunu. beşiktaş sonuçta oynamaya çalışan bir takım. hoca mutlaka uyarmıştır hakanı. tabii oyuncuda zeka da olacak biraz. düşünecek biz ne oynuyoruz, ben ne yapıyorum diye. her şeyi hocanın söyleyecek, öğretecek hali yok. iş yine geliyor altyapıya dayanyor. işlenemeyen yetenekler böyle kütük gibi kalıyor sahada sonunda.

Adsız dedi ki...

Bu arada o blog yazarı bence daha başka birine benziyor :)

Tuncay dedi ki...

@stalker: kaleci olayina 2 kurban verdik biri medya gaziyla oscar, digeri de taraftar hiyarligiyla runje...

bakalim pascal'siz runje'li lens bu yeni 1. lig macerasinda ne yapacak..