29 Kasım 2009 Pazar

Kargalar...

Mustafa Hoca'nın kılavuzlu kargalı bir muhabbeti vardı bilirsiniz, ara ara da devam eder bu geyik ve maalesef de devam edecek gibi..Mustafa Hoca o vecizesinde kimleri kast etmiştir tam olarak bilemiyorum ama, o kargalardan bir tanesinin bokuna rastladım az önce:

http://www.ligtv.com.tr/VideoHaber/?r=1&hid=64586

Linkteki video'nun özetini içeren metin burada:

"Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli Sivasspor galibiyetinin ardından Lig TV'ye iddialı açıklamalarda bulundu. Tecrübeli teknik adam, üstü kapalı olarak kendini eleştirenler cevap verdi ve "Benim yaptığım hesapları yapamayanlar var. Ben kendi kafamda belirliyorum ama bazıları bunu yediremiyor galiba. Beşiktaş’ın grafiği iyi gidiyor. Zorlu maçlar oynuyoruz kadromuzu da düzenli ve iyi bir şekilde kullanmalıyız. Hem takımın form seviyesini muhafaza etmek hem de istediğimiz sonuçları alabilmek için önemli bir uygulama bu" dedi. Denizli, ilk devreyi lider bitireceklerini de sözlerine ekledi."


Video'yu izlediğimizde ise Mustafa Hoca'nın "...bazıları bunu yediremiyor galiba" gibi kendisine de yakışmayacak bir ifade kullanmadığını anlıyoruz.

Ufak bir ayrıntı olabilir bu ama şu meşhur "bir takım medya"nın bu tarz oyunlarından, "reyting reyting" hezeyanları uğruna insanları hedef göstermelerinden ve Logo'sunu "http://www.football-wallpapers.com/" sitesinden araklayan LigTv'den nefret ediyorum...

26 Kasım 2009 Perşembe

21 Kasım 2009 Cumartesi

The Black Eagles Supremacy


John Powell - Goa

19 Kasım 2009 Perşembe

Ben Kara Murat'ım



Kim yapmış bulamadım ortalıkta dolanıyo.. :) cinconzon galiba kulübün adı..

As Cemal Nalga awoke one morning from unsettling dreams, he found himself transformed in his bed to a monstrous Tufan Ersöz. -Franz Şardan

14 Kasım 2009 Cumartesi

Temizlik...

Ve temizlik tüm hızıyla devam ediyordu..

"Denizlispor ve Wolsfburg maçlarında tribünlerden yükselen kötü tezahürat ve çıkan olaylar nedeniyle aralarında amigo Alen Markaryan'ın da bulunduğu 36 Beşiktaşlı taraftara 1 yıl statlara giriş yasağı ve 2 bin tl para cezası verildi.
Alınan bilgiye göre stada giriş yasağı verilen 36 kişi, Beşiktaş'ın hem iç hem de dış sahadaki tüm maçlarında bir yıl boyunca statlarda yer alamayacak."


İki kupayı unutup, vefasızlık yapanların başına bunlar da geliyormuş demek!! Dayak yetmemişti zaten, iyi olmuş bu..
Bravo Yıldırım, çok iyi gidiyorsun!!

12 Kasım 2009 Perşembe

Solide et Magnifique*

Radikal Futbol, seneler önce, bu coğrafyada sığ futbol muhabbetinden kurtulmaya çalışan insanların takip ettiği bir gazete ekiydi. Ne yazık ki devam edemedi. İçeriği ve katkıda bulunan yazarların düzgün ve edebi cümlelerle yaptıkları yorumlar sebebi ile her hafta sabırsızlıkla yeni sayısının çıkmasını beklerdim.

Mehmet Demirkol da orada okumaktan zevk aldığım yazarlardan biriydi. Hala da yazılarını zevkle okurum, mesela Okay Karacan ve Uğur Meleke ile birlikte katıldığı "Futbol Klübü" programının tadı hala damağımdadır. Demirkol, futbolcu eskisi veya doğrudan birilerinin eskisi bazı yorumcular gibi paslı bir beyin değildir ve bunu fark ettirir ama geçen yaz Ferrari hakkında yaptığı yorum nedeniyle epey bir tepki gördü. Meseleyi iyi takip edenler bilecektir ama yine de unutup hatırlamak isteyenler buradan öğrenebilirler.

Aceto Balsamico'da yayınlanan ve çeşitli blog okuyucularından gelen soruların cevaplandırıldığı bir röportajda Demirkol aynen şunları ifade etmiş:

"...Değerli arkadaşlar! Ferrari’yi sandığınız gibi dün tanımadım ben. Youla’nın karşısında ne hallere düştüğünü 2003’de gördüğümden bu yana bilirim takip de ederim. Geniş alanda zayıftır."

Buna benim bir sorum var. 15 Eylül 1998'te Fenerbahçe Parma ile Kadıköy'de unutulmaz bir UEFA maçı oynadı ve 1-0 kazandı. İyi hatırlıyorum. O maçın yıldızı geniş alanda Fabio Cannavaro'yu çaresiz durumlara düşüren ve sonunda oyundan attıran Elvir Balic idi.

Şimdi Cannavaro kötü bir oyuncu mu oluyor? Dünya üzerinde geniş alanda zayıf kalmayan kaç tane defans adamı var?

Bir de alttakine bakalım:

"...Ayrıca bilmenizi isterim ki, Gökhan Zan’ın yurtdışı algılaması bizdekinden çok farklı. Yanlış hatırlamıyorsam Giresse onun için 'solide et magnifique'* demişti. Biz bazı oyuncularımız değerini bilmiyoruz. Yurtdışında yüksek piyasası olan ender oyunculardan biri Gökhan..."

Bir soru daha sorayım. Arsenal'e gidecek denen Gökhan Zan, 2008 yazında boşta kalmış ve sonunda Beşiktaş'a imza atmamış mıydı? Sergen Yalçın, Euro 2008'deki Portekiz maçı öncesi televizyonda yorum yaparken Gökhan Zan ve Servet'i kastederek "...bunlar bizim zamanında 'kazma stoper' olarak tabir ettiğimiz adamlar, bunlarla oynarsak bizi fena yaparlar" gibi acı, komik ve bir o kadar da gerçekçi bir şekilde yorum yaparken birilerinden icazet alıp da mı konuşmuştu acaba?

*İngilizce karşılığı solid and magnificient olan 'solide et magnifique' ifadesindeki sözcüklerden solide, katı, gürbüz, dayanıklı, sağlam gibi anlamlara gelirken, magnifique ise parlak, görkemli ve göz kamaştırıcı gibi anlamlara gelmektedir.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Kahır


Burak Hoca önderliğindeki şu güzel takımın göz göre göre harcanması beni kahrediyor. Şampiyon hentbolcularımıza ve bir çok amatör branş oyuncumuza yaptıklarınız yetmedi, bu takımı da mahvedin!!!


8 Kasım 2009 Pazar

Introspection



Öncelikle, Türk sporseverlerin başı sağolsun, Beşiktaş'ı severek ve isteyerek yazan bir spor adamını kaybettik.

Kötü gün bloggerlığı/sözlükçülüğü (kısaca internetçiliği) daha yaygın bir kavram, Trabzon'a yenilmiş olsak bu ve benzeri bloglarda çeşitli serzenişlerle karşılacağınız kesin.

Ama hazır en azından 3 puan açısından değerli bir galibiyet almışken ve önümüzdeki maç 2 hafta sonra Fenerbahçe maçıyken, TSL açısından Beşiktaş'ı değerlendirelim.

1) Genel perspektif olarak bakarsak 2 haftalık ara psikolojik olarak arkamızda olacak. Yönetim, teknik direktör, futbolcu kaosu yaşanırken, son 6 haftada alınan 18 puan, Wolfsburg maçına rağmen ortalığı biraz dinginleştirecek.

2) Fenerbahçe bu hafta bay geçtiğinden dinlenmiş olacaktı ama şimdi bize de dinlenme şansı doğacak.

3) Bu haftaya kadar Galatasaray maçını çıkarırsak 10 maçta sadece 3 gol yemiş olmamız ümitlendiriyor, ama aynı şekilde 11 maçta attığımız 10 gol de düşündürüyor.

4) Sivok-Ferrari-Ernst kapanının formuna önde biraz kıpırdanan Tabata-Bobo ikilisi katılırsa, Köybaşı-Ekrem bindirmeleri bir şeyler ifade edebilir. Fenerbahçe'nin hücüm hattından bir korkum yok, ama hücüm hattımız önde biraz hareket edip oyunu en azından ortasahada oynamamız gol bulmamıza yardımcı olmalı.

Kafa yoracak daha çok vakit var, şu anda kesin olan tek şey, bu maçın sonucunun Beşiktaş için TSL açısından hayli belirleyici olacağı.

Bir de kaç kez söyledim unutuyorum ama yine de söyleyeyim: Hey alttaki, seni seviyoruz!


4 Kasım 2009 Çarşamba

I Believe in Yıldırım Demirören too

Gerçekler


Hadi itiraf edin, maçtan önce içinizde bir umut vardı değil mi? Ulan şaka maka bi gol sıkıştırsak, sonra da çılgın üçlü Sivok-Ferrari-Ernst kapanı kursa ve kurtları kitlesek diye geçirdiniz içinizden değil mi?

Maç öncesi gelen Ernst haberi zaten hayallerin dibine dinamiti bırakmıştı ama, maçın başlama düdüğü ile birlikte başlayan muazzam Wolfsburg presi adeta suratımızda tokkkaaat gibi patlamıştı. Ben uzun zamandan beri bir takımın bu kadar uzun süre, bu kadar boğucu bir pres yaptığını görmemiştim açıkcası. İkinci yarı bir ara kesilir gibi olan "Wolfsburg presi" tekrar hortladığında ise artık çok geçti..

Evet bu maçın önemi bir çok anlamda çok büyüktü: Bu sene ilk Şampiyonlar ligi galibiyetini alacaktık, tarihimizde ilk defa Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkmanın eşiğine gelecektik vs.. ama ben açıkcası bu maçı; Wolfsburg'un beni derin derin düşünmeye iten ve kazara daldığım rüyalardan uyandıran presini gördüğüm maç olarak hatırlayacağım.

Şimdi kimse ah forvetler formsuz, uh bobo top alamadı, vah ernst oynamadı demesin, gerçekleri dökelim:

1-Futbolda fizik olarak (ister body balance diyin, ister ikili mücadelelerde ayakta kalmak diyin) en zayıf avrupa ülkesiyiz.

2-Bu bir-iki senede geliştirilebilecek bir durum değil ve bunu telafi etmek adına yapacağın tek şey olan "kondisyon" konusunda da sınıfta kalıyoruz. (Çok yorulduk biz! Ankaragücü maçını erkene alın ühühühühü)

3-Gözlerinizi kapatın: Şampiyonlar Liginde gruptan çıkmayı hak edecek orta halli bir takıma kaç oyuncu alırsınız mevcut kadrodan? (hadi oldukça iyimser olalım)

ilk 11: Ferrari-Ernst
İlk 18: Sivok-Serdar Özkan-Ekrem-Nobre-İsmail Köybaşı

Hadi şimdi herkes suratındaki tokatlarla birlikte dağılsın...

3 Kasım 2009 Salı

Sıçtı Cafer Bez Getir...


Cenabetiz
Cenabetsin
Cenabetler...
"Bağırsak Enfeksiyonu"na yakalanacak zaman mı şimdi Fabian? Hani nerde üstün Alman teknolojisi?
Sonun Başlangıcı? yazısında ne hissediyorsam, yine bir Şampiyonlar Ligi maçı öncesi aynısını yaşamak da varmış kaderde..