3 Şubat 2010 Çarşamba

Pollyanna Beşiktaşlıymış!

Beni üniversitedeki subjk camiasına kazandıran kadim dostum Tuncay'ın hemen alttaki talihsiz! açıklamalarına istinaden yazdığım bu mesaj, ağırlıklı olarak Tuncayımın büyük kısmına katılmadığım görüşlerine yapacağım yorumları içereceği gibi kısmen de bu sonuca imza atmış camiamız hakkındaki görüşlerimi yansıtacak (kısa blog tarihimizin en sıkıcı ve ciddi girişini yapana ödül yok muydu Ege :P?).

Arkadaşımızın da katıldığı, adayların açıklanmasından sonra netleşen ve halen devam eden görüş şu: kötünün iyisi oldu! Bu kötülerin de kötüsü olarak işaret edilen Murat Aksu'nun eleştirildiği noktalara sırayla bakacak olursak:

1- Seçime siyaset karıştırdı: Evet seçime siyaset karıştı, bunu Yıldırım Demirören, İsmail Ünal aracılığı ile çok güzel yaptı. Murat Aksu'nun babasının konumu itibariyle bu durumdan rant elde etmek isteyen siyaset çığırtkanları bu durumu çok güzel kullanıp bir kampanya haline getirdiler. İsmail Ünal'ın ofisi adeta seçim masası gibi çalıştı, Fikret Ormanla birlikte çok güzel toplantılar organize ettiler. İsmail Ünal da Deniz Baykal'a, gol sonrası "Başkanım beni gör!" sevinci yapan golcü gibi selamını çaktı.Ne de olsa seçimden Demirören değil, Chp galip ayrılmıştı.

2-Yönetim Felsefesinin ne olduğunu anlatmadi: Medyada da yaygın olan bir söylemdi bu Aksu için. Ne yapacağını anlatmaktan çok Demirören'in hatalarını anlatıp prim yapmayı tercih etti süreç boyunca dendi ki kısmen katılıyorum buna. Ama, felsefesinin kısa ve orta vadede sportif başarıdan çok, ekonomik kalkınma olduğunu, bunun için ekibinde üç tane finans uzmanı bulunduğunu defalarca belirtti. Beşiktaş şu an en hafif tabirle ekonomik bir buhran içindedir ve bunun da en büyük sorumlularından biri Demirörendir. Aksu bunun bilince olup, en azından ilk iki senede daha önceki gibi öz sermaye hanesi pozitif olan bir kurum yaratma amacındaydı zira bizim gibi öz sermayesi negatif olan kurumların piyasa tahvil sürmesi dahi yasaktır ve bu da sizi bir çok sıkışık noktada bağlar.

3-Yönetim Kurulunda Kayda değer biri yoktu: Demirören'de kimler var diye sormadan önce, sırf Gülengül Altınsay bile benim takdir ettiğim bir isimdir bunu söylemek isterim. Burada Aksu'nun listesinin savunuculuğunu yapmayacağım ama yıllardır Demirören'in listesinde bulunan bir çok basiretsiz, işe yaramaz adamdan çok daha fazla katkıda bulunabilecek ali baransel, murat akdoğan, emre berkin, yahya kemal gencer gibi isimleri bir çırpıda silip atmamak lazım. Demirören'in listesinde de sanki Koç ve Özilhan var..

4-Kulübün geleneklerine aykiri sekilde ibra olayina girdi: İbra ne demek? Aklamak, onaylamak. Bir organizasyon var, onun icraatları var, bunları değerlendirip belli bir dönem sonundan bunu onaylıyorsunuz. Böyle bir işi, ciddiyet gerektiren bir işi rutin hale getirmek ne demek? saçmalık..İbra gelenektir diyenlere afedersiniz ama küfretmek istiyorum. Böyle saçma bir gelenek mi olur ya? Sen sıçıp sıva, mahvet her şeyi, forum diliyle a.q, ondan sonra çık ortaya: ibra gelenektir, camiayı kaosa sürüklemeyin hede hödö..

Demirören kesinlikle çok başarısız bir Başkan olmuştur. Onun döneminde gelen kupaların azlığına bakıp, sportif başarıyı dikkate alıp bunları söylemediğimi hepiniz biliyorsunuz. Evet takım sportif açıdan başarılı olmadı ve bu kabul edilebilir bir durumdur, ama kulübün ekonomik açıdan sokulduğu durum tam bir faciadır ve asla kabul edilip onaylanamaz. Ama biz ne yaptık, tüm bunları onayladık ve yeniden başımıza getirdik (buradaki "biz"in ayrıca incelenmesi lazım aslında zira kongrede oy hakkı sahiplerinin kimler olduğunu az çok herkes öğrendi artık)

Tuncay demiş ki; "Ama genel kurulun karsisina kaydadeger bir aday çikarmamasi Demirören'in suçu mu? Bu kadar farkli sonucu baslarina silah mi dayayip aldi, kongre üyelerini satin mi aldi? Hepsinin cevabi hayir, kendisi aday oldu, adaylar arasindaki en iyi baskan ve yönetim kuruluna sahip oldugu için seçildi bu kadar basit."
Son derece yanlış. Bu adamın karşısına aday çıkmamasının en büyük sebebi, onun en büyük silahı: Kulübü soktuğu şaibeli borç batağı. Kulübü son derece yanlış transferler ve şaibeli işlerle (Zapotocny, Sivok, Tabata sadece üç örnektir) kendine borçlu kıl, ondan sonra bunu "bana bakın haa, seçilmezsem ertesi gün isterim 60 milyon TL'yi" gibi iğrenç bir üslupla iste. Al sana silah, kimin başına istersen daya! Ayrıca "satın alınma" mevzusundan da bu kadar emin olma derim Tuncay'a. Sadece benim tanıdığım bir Galatasaralı bir de Fenerli insan vardı geçen Pazar oy kullanan ve bunlar kimin başkanlık döneminde üye olup oy hakkı kazandılar acaba?

Bütün bunlar bir yere kadar ama, Tuncay gerçekten bilincin yerinde miydi şu satırları yazarken merak ediyorum: "Lütfen ekonomik düzeni kur ve Beşiktaş'ı 3 yıllık döneminin sonunda özellikle sana olan borcunu eritmiş şekilde kongreye götür."
Bu adamın yöntemi ve uygulamaları bu kadar belliyken, ayan beyan Beşiktaşın geleceğini ipotek altına almaya çalışıyorken, nasıl bir naifliktir bu ki hala borcunu eritip takımı düzlüğe çıkartıp bırakabileceğini düşünebiliyorsun? Daha ne kadar kandırılmak istiyorsun?

Başka sorum yok sayın yargıç...

(yazı çok uzun ve sıkıcı oldu farkındayım, son günlerde gündeme gelen protesto yöntemi ve felsefesi üzerine daha sonra bir şeyler yazmak isterim. Allah hepimize sabır versin...)

9 yorum:

Tuncay dedi ki...

estagfurullah sikici falan olmamis.

yildirim'in da kontra olarak siyasete el attiginin farkindayim ama aksu kadar olmadigini dusunuyorum.

aksu'dan 'yonetime gelince ekonomik krizi cozecez'den daha net bisiler duymak gerekmez miydi? hani sunu sunu yapicaz falan?

yildirim'in yonetim kurulundaki sirf mete duren, ertunc sogancioglu, fahrettin curoglu isimleri diger yonetimdeki herkesin kariyerini yer.

bu arada serkan bi an icin kendimden suphe ettim oha dedim, yahya kemal gencer silip atma dedigin adam, uefa kupasi macindan sonra bolton'a otobus kaldiracak olan adam biliyosun di mi?

ibra gelenektir bi felsefedir, karsi cikmani anlarim.

besiktasli olmayan genel kurul uyeleri genel bi sikinti, bence yildirim lehine ya da aleyhine isleyen bi durum degil, ki fark o kadar buyuk ki, oy kullanan 7500 kisinin 2500unun besiktasli olmadigini dusunmek mantikli degil heralde.

kandirilmak istemiyorum, akillanmasini ve gercek olmasini istiyorum. kim ne yaparsa yapsin 3 sene daha baskan yildirim olacak. umarim becerebildigince en iyisini yonetir, sonra da birakir.

keske adam gibi bi baskan adayi ciksaydi da simdi birakmis olsaydi. murat aksu secilmis olsa 'oh ya sahane baskanimiz var, yonetim iyilesti' diyebilecek miydin elini vicdanina koyup? ben demeyecektim, diyene de saygim sonsuz.

ama bugunden itibaren yapmak gereken sey, bu isleri birakip icraata bakmak ve takima odaklanmak.

Adsız dedi ki...

Tuncay, sendeki bu iyi niyet seni cehenneme goturur oyle soyleyeyim. Fazla iyi niyetlisin.

Serkan, yazi bence kisa olmus, ama bunlarin belirtilmesi cok onemli. Ozellikle borc batagi yuzunden zaman icerisinde guclu bir aday cikmamasi meselesi cok onemli.

serkan dedi ki...

"bugunden itibaren yapmak gereken sey, bu isleri birakip icraata bakmak ve takima odaklanmak."
Maalesef böyle bir yeni yönetimle bu durumdayız. Evet pesimist olup, kendimize bir "konfor zone" yaratıp, herşeyi boşverip mücadeleyi bırakmamalıyız demek istiyorsun satır aralarında ve buna ben de katılıyorum. Durum ne kadar kötü olursa olsun mesele Beşiktaş bunu biliyorum.
Fakat yanlış anlaşılmasın ben hiç bir zaman bu iki adaydan birini desteklemedim, hatta Aksu'nun adaylığı ilk açıklandığı anda tepkim: kırk katır mı kırk satır mı? olmuştur.
Aksu da, kalbimizin en orta yerinde büyüttüğümüz biricik aşkımız beşiktaşımız için hayal ettiğimiz başkan profilinden çoook uzak bir adam. Ama sen bilgisayar programcısı bir adamsın.. bu iş binary gibi açık ve net..1 ve 0..yani denenmiş ve ispatlanmış bir demirören varken en azından bir umudu temsil edebilecek diğer kötü adayın galip gelmesini isterdim. Kaldı ki Demirören'in kötü niyetli olduğuna inanıyorum ve bilinçli olarak bu "borç" silahını kullandığına ikna oldum. Bu meselenin de detaylı haliyle (vatan gazetetesinin Udinese'den aldığı belgeler vb.) incelenmesini hala istiyorum.
Yunanistan koca avrupa birliğini konsolide bilançolarda yaptığı oynamalarla yıllarca kandırdı ve bu artık ortaya çıktı. Beşiktaş SPK gibi bir kurumu kandırmış çok mu? Ben inanıyorum ki bir çok transferde manipülasyon var. Tabata'nın 8 milyon Euro'su nerde? Bunun hem İstanbulda hem antepte araştırılması lazım? yoksa tabata 4'e gitti de kalan 4 de demirören'in asıl sermayesi olan "hayali borç" hanesine mi gitti?

Falan filan işte bir sürü nokta var beni bunlara düşündürmeye iten ve Demirören'den uzaklaştıran. Bu nedenle bu sonuç hiç içime sinmedi ve gelecek 3 seneden de çok umutsuzum.

Ama yine de İnadına Beşiktaş, Alayına isyan. Pazara kadar değil mezara kadar. 2012 de Uefa bizi avrupa şampiyonalarına katılmaktan men etse de (bu varolan ve bizi bekleyen bir tehlike) küme de düşsek BEŞİKTAŞ ULAN!!

Tuncay dedi ki...

o degil de kalbimin en orta yerinde buyuk bi yangin var alevler icinde onu napicaz?

serkan dedi ki...

ince iş mi abi :P?
o konulara ege bakar bizim blogda

Adsız dedi ki...

Ben? Ahahahaha

Tuncay dedi ki...

ahaha ne ince isi ya bizimkisi bir ask hikayesi, siyah beyaz film gibi birazzzz

yoksa ince is olsa ege'den baskasina sorar miyim!!

Tuncay dedi ki...

@arenafutbol: bence en iyi futbol blogu insanin kendine yakisani giymesidir.

serkan dedi ki...

ahahahah =)
ilk spam'imiz hayırlı olsun